Müslüm Berdibek
Herkese selamlar,
Kişisel web siteme her gün yeni şeyler eklemeye çalışıyorum. 2 yıllık uzun bir aradan sonra tekrar yurtiçi ve yurtdışı seyahatlere başladım. Gezdiğim yerlerde edindiğim tecrübeleri elimden gediğince sizlere aktarmaya çalışıyorum. Her türlü görüş ve önerileriniz için İletişim bölümünden bana ulaşabilirsiniz.
Arkadaşlar internet imkanım kısıtlı olduğu için ancak parça parça yazıyı tamamlayabiliyorum.
Iran hakkında biraz ansiklopedik bilgi vereyim
Para Birimi: Devlet işlerinde para birimi Rial fakat halk Rial yerine Tümen birimini kullanıyor. Örneğin 100.000 Rial fiyat etiketi olan bir ürün 10.000 tümen yani bir 0 siliniyor. Buna alışmak biraz zaman alıyor.
Konuşulan Diller: Ülkenin ana dili farsça fakat 40 milyona yakın Azeri yaşadığından dolayı Azerice ikinci ana dil sayılabilir. İngilizce bilen insan sayısı oranlama yapıldığında Türkiye’den fazladır.
Uçuş Süresi: 3 saat 10 dakika
Saat Farkı: 30 dakika ileri.
İklim-Sıcaklık: Iran çok geniş bir coğrafya olduğundan iklim bilgisini 3 bölge olarak incelemek gerekiyor. Ülkenin kuzeyi tam olarak dört mevsimi yaşıyor ve Karadeniz-Marmara bölgesine benzer bir iklim var. Orta kesimlerde karasal iklim hakim. Güney kesimlerde ise çöl iklimi hakim.
Sağlık ile ilgili Detaylar: Genel bir sağlık problemi yoktur.
Giyim: Gidilecek bölgeye göre kıyafet seçimi değişiklik gösterebilir. Yaz aylarında günlük ince kıyafetler giyilebilir. Kış aylarında kalın manto veya sezonluk montlar giyilebilir
Din: Resmi Din Şii İslam’dır.
Nüfus: 77.176.930 yaklaşık olarak
Voltaj Düzeyi: 220 Volt.
Bahşiş: Bahşiş miktarı size bağlıdır. Beğenilerinize göre % 5 -10 Bahşiş bırakabilirsiniz. Telefon kodu: +98
Voltaj Düzeyi: 220 Volt.
Bahşiş: Bahşiş miktarı size bağlıdır. Beğenilerinize göre % 5 -10 Bahşiş bırakabilirsiniz. Vize durumu: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istenmiyor.
Meşhed
Iran seyahatime ilk olarak ülkenin kuzey bölgesinde yer alan, Horasan bölgesinin merkezi ve İran’ın 2. Büyük şehri olan Meşhed şehrinden başladım. Meşhed ismi (Meşhed-i mukaddes) yani kutsal şehir demektir. Meşhed tam olarak bir inanç merkezi, burada Şii inancına göre Hz. Ali’nin soyundan gelen 12 imamdan sekizincisi olan İmam Rıza’nın türbesi bulunmaktadır. Meşhedin önemi 16. Yüzyılda Safavi devletinin kurulmasından sonra artmıştır. Bu tarihten önce yalnızca kutsal bir ziyaret yeri olan türbe, Safavi devletinin Şii inancını benimsemesinden sonra önem kazanmıştır. Türbe şehrin kalbi durumunda, her yıl yaklaşık 20 milyon insan tarafından ziyaret edilen bu türbeye gelenler bir Fatiha okuyup dönmek için gelmiyorlar. Buraya gelen bir Şii yarı hacı olmuş sayılıyor ve ismin sonuna “meşhedi” ekleniyor. Tabi Şiiler aynı zamanda Mekke ye hacı olmak için gidiyorlar. Meşhed de sokaklarda yürürken ıraktan, yemenden, saudi arabistandan, hindistandan ve pakistandan gelen birçok Şii göreceksiniz. Şehirdeki esnafın çoğu Arapça dilini iyi biliyor. Bunun dışında şehirde ciddi bir Azeri nüfusu var dolayısı ile esnaf ile Türkçe anlaşabilirsiniz.
Eminönü'ne her gidişimde hayranlıkla baktığım fakat bir türlü gitmenin nasip olmadığı Süleymaniye Camii'ne gitmek üzere bir cumartesi günü yola koyuldum. Büyük ve heybetli bir yapı ile karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Nitekim bahsettiğim bu camii ve külliyesi, Osmanlı devletinin yükseliş dönemine padişahlık yapmış olan Kanuni Sultan Süleymanın, Döneminin en ünlü mimarlarından Mimar Sinan'a 1550-1557 yıllarında yaptırdığı bir eserdir.
Mimar Sinanın kalfalık eser olarak nitelendirilen süleymaniye külliyesinin binaları ; Süleymaniye Camii, medrese (Okul), kütüphane, hamam, imare (Yoksullara yemek verilen aşevi), Hazire (Mezarlık) ve dükkanlardır. Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Mimar Sinan'ın mezarlıkları bu hazire yerinde bulunmaktadır.
Caminin yapısal özelliklerinden biraz bahsetmek gerekirse; İstanbul'un yedi tepsinden biri üzerinde kurulan Süleymaniye camii 4 minareden oluşmaktadır. Bu minarelerin avlu tarafında olanları daha kısadır. Toplam 10 şerefesi bulanan caminin avlu tarafındaki minarelerinde ikişer, cami tarafında bulunan minarelerinde üçer şerefe vardır. Bunun anlamı Kanuni Sultan Süleyman osmanlı devletinde onuncu padişahdır. 4 minare olmasının sebebi ise, Kanuni Sultan Süleyman İstanbul şehrinin feth'inden sonra dördüncü padişahdır. Süleymaniye Camii İstanbu'daki en büyük cami olma özelliğini taşımaktadır. Caminin İç alanı 3.422 m2 dir. Kubbesi zeminden 48.5 metre yüksektir ve çapı 27,25 metredir. Cami ve külliyenin yapmında ozamanın en iyileriden seçilen 3523 usta çalışmıştır. Diğer Osmanlı devleti dönemindeki yapılan cami'lerden farklı olarak Süleymaniye Cami'sinin kapısı ağaçtan değil ,tunç'tan ( Bakır alaşımı ) yapılmıştır. Kapıları sedefkar Mehmet Zıli efendi tarafından yapılmıştır. Cami'nin en büyük özelliklerinden biri de o dönemde elektrik olmadığı için gaz lambası kullanılmaktaydı. Mimar Sinan mükemmel bir hesapla lambadan çıkan is'in cami tavanı'nı kirletmesini engellemek için hava sirkülasyonu ile bütün is'in bir yerde toplanmasını sağlamıştır. Hatta bu is mürekkep olarakta kullanılmaktaydı.
Şu an cami ve külleye binalarında restorasyon çalışması yapıldığı için bir çok yeri göremedim. Ama yinede gittiğime değdiğini söyleyebilirim. Restorasyon çalışmalarının tamamlanmasından sonra tekrar Süleymaniye cami ve Külliyesini ziyaret edeceğim.
Uzun zamandır gitmek istediğim Türk ve İslam Eserleri müzesine gitmek üzere pazar günü yola çıktım. Bu müzeyi gezmeyi çok istiyordum çünkü Türk ve İslam eserlerini barındıran Türkiye'de ki ilk müze olması sebebi ile ilgimi çekiyordu. Size biraz müze hakkında bilgiler vermek istiyorum;
Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, 1984 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü'nü, 1985 yılında da Avrupa Konseyi-Unesco tarafından çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki çalışmalarından ötürü verilen ödülü almıştır.
İlk olarak 1914 yılında "Evkaf-ı İslamiye Müzesi" ( İslam vakıfları müzesi ) adı ile Mimar sinan'ın ustalık eseri olan Süleymaniye Cami'sinin külliye binasında hizmete başlamış. Cumhuriyetin ilanından sonra adı değişerek Türk ve İslam Eserleri müzesi olmuş. Müze 1983 Yılında Süleymaniye'den taşınıp bugünkü bulunduğu yer olan İbrahim paşa sarayına taşınmıştır.
İbrahim paşa ve sarayından biraz bahsetmek gerekirse; Öncelikle ibrahim paşa, Kanuni sultan süleyman'ın damadı ve ilk veziridir. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman'ın en iyi arkadaşıdır. Bir çok zaferi beraber kazanıp ülkenin sınırlarını genişletmişlerdir. Kızı ile evlendikten sonra Kanuni sultan süleyman o devirde At meydanı sarayı olarak bilenen bugün kü adı ile İbrahim paşa sarayını 1520 yılında damadına armağan etmiştir. İbrahim paşa 1536 yılında öldürülünce bina aynı ad ile başka vezirler tarafından da kullanılmış, kışla , elçilik sarayı, defterhane, mehterhane, dikimevi ve cezaevi gibi işlevlerde yüklenmiştir.
Kırkbin eserden fazla kolleksiyonu olan müzede gezdiğinizde, nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz her bir eser insanda hayranlık uyandırıyor. Özellikle o zamanın şartları ve imkanları dahilinde ortaya çıkmış eserleri görünce atalarımızın ne büyük sanatçılar olduğunu bütünü ile ortaya çıkıyor. Benim en çok ilgimi çeken eserler halılar, el yazması kuran-ı kerim'ler ve peygamber efendimiz ( s.a.s ) sakalını şerifi oldu. Ama binlerce eserin hepsi çok güzeldi. Müze toplam yedi bölümden oluşuyor. Bu bölümleri ve fotoğrafladığım eserleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Azerbaycan Hakkında biraz bilgi vereyim
Para Birimi: Azerbaycan Manatıı AZM
Konuşulan Diller: Ülkedenin ana dili azerice fakat herkes rusça konuşabiliyor. Rusça 2. dil olarak kullanılıyor. Genel olarak ingilizce bilen fazla bulamıyorsunuz.
Uçuş Süresi: 3 saat
Saat Farkı: 2 saat ileri.
İklim-Sıcaklık: Genel olarak denize yakın bölgelerde ılıman bir iklim hakim. Kırsal kesimlerde karasal iklim görülüyor.
Sağlık ile ilgili Detaylar: Genel bir sağlık problemi yoktur.
Giyim: Yaz aylarında günlük ince kıyafetler giyilebilir. Kış aylarında kalın manto veya sezonluk montlar giyilebilir
Din: Resmi Din Şii İslamdır.
Nufus: 8.467.000 yaklaşık olarak
Voltaj Düzeyi: 220 Volt.
Bahşiş: Bahşiş miktarı size bağlıdır. Beğenilerinize göre % 5 -10 Bahşiş bırakabilirsiniz.
Bu kadar kitap bilgisinden sonra gelelim benim gezime; İş için gittiğim azerbaycan ülkesinde işlerimin 2 gün aksamasından dolayı seyahat etme fırsatı buldum ve hemen değerlendirdim :) Azerbaycan ile ilgili ilk söylemek istediğim şey bu ülke hakkında bildiğimiz bir çok şey yanlış, neler yanlış diye sorarsanız; Azerbaycan ülkesinin petrol ve doğal gaz'dan ciddi bir geliri var dolayısı ile zengin bir ülke, neden azeri vatandaşların türkiye' ye çalışmaya geldiğini sorarsanız ülkenin gelir dağılımı biraz dengesiz diyebilirim. Bu yüzden azeri vatandaşlar diğer ülkelere çalışmaya gidiyor. Bakü dünyadaki en düzenli ve temiz şehirlerden birisi sokaklarda çöp göremiyorsunuz. Şehir planlaması ve gelişmesi oldukça düzgün. Ayrıca azerilerin parası çok değerli 1 Azeri manatı 1 euro ile aynı değerde. Dolayısı ile azerbaycan bizim için pahalı bir ülke. Azerbaycanlıların konuştukları türkçe her ne kadar türkiye türkçesine en yakın türkçe gibi gözükse de anlaması zor yani biraz pratik yapmak gerekiyor. Azerbaycan ülkesinin resmi dini şii islam fakat ülkede hiç ezan sesi duymadım mevcut bulunan türk camii' sini kapatmışlar. Biz azerileri türk olarak görsek bile azerilerin bir çoğu türk değil azeri olduklarını söylüyor ve türk olduklarını kabul etmiyorlar ( Bu tamamı için geçerli değil ). Azerbaycan turistler için güvenli bir ülke diyebilirim. Azerbaycanda bulunduğum sürede ( 5 gün ) hiç insanların tartıştıklarını veya kavga ettiklerini görmedim bunun nedenini sorduğumda bir olay gerçekleşmesi durumunda polisin olaya anında müdahale ettiğini ve ciddi rüşvet aldıklarını söylediler. Yani azerbaycan'a tatil veya iş için giderseniz polisle başınızı belaya sokmayın derim. Bu kadar gözlem ve öneriden sonra gezdiğim yerler hakkında bilgiler vereyim.